ANKA’nın iletişiminde başrol oynadı: NATO’dan teklif aldı
İnsansız hava araçları, son yıllarda Türk savunma sanayisinde başrol oynadı… Özellikle ANKA-S ve TB-2’nin başarısından sonra herkesin merak ettiği soru ‘Devamı olacak mı?’ Son zamanlarda atılan bazı adımların ardından bu sorun da yanıt buldu. Aksungur, Akıncı, Kızılelma ve ANKA-3 gibi platformlar Ankara’nın yeni dönemde bu alanda hızlı ilerleyeceğinin göstergesi.
Bu noktada gözden kaçırılmaması gereken detaylardan biri de söz konusu platformlar üretilirken arka planda aslında çok pahalı bir ekosistemin oluştuğudur. Aklıma gelen örneklerden biri de geçtiğimiz gün ilk kez havalanan ANKA-3’ün uydu haberleşme sistemlerinin tamamen yerli/milli kaynaklarla geliştirilmiş olması.
CTech Genel Müdürü Cüneyd Fırat ile ANKA-3’ün bu uçuşunu, bu sistemlerin milli imkanlarla üretilmesinin neden önemli olduğunu ve NATO’dan aldıkları teklifi detaylı olarak konuştuk.
İletişim teknolojilerinde alanının öncülerinden
Fırat, önümüzdeki yıl 20. yılına adım atacak firmanın kuruluşundan bu yana elektronik sistemlere ve özellikle iletişim teknolojilerine odaklandığını belirtiyor. Elektronik sistemlerin tasarımı, geliştirilmesi, üretimi ve bakımı konusunda çok değerli bir altyapıya sahip olduklarına dikkat çekiyor.
Şirketin asıl sorununun ‘iletişim teknolojileri’ olduğunu söylüyor ama kritik bir parantez açıyor… Aynı zamanda siber güvenlik konusunda da çalıştıklarını vurguluyor ve şöyle diyor: “İletişim ve siber güvenlik çok iç içe geçmiş konular. “Daha çok bilgi güvenliğine odaklandık” diye paylaşıyor.
“Aktarılacak verinin boyutu artıyor.”
Gelişen teknolojiyle birlikte platformdan merkeze veya merkezden platforma gönderilen veriler de çeşitlendi. “O halde çok daha fazla ve daha yüksek boyutlu bilgiyi çok hızlı bir şekilde göndermenin bir yolunu bulmalısınız” diyen Fırat, şöyle devam ediyor:
“Biz bunu yapıyoruz… Savunma, havacılık, telekomünikasyon gibi teknoloji çıtasının çok yüksek olduğu sektörlere hizmet veriyoruz. Buradaki firmaların standartları ve beklentileri en üst seviyededir.
İletişim alanındaki çalışmalarımızın önemli bir kısmı uydu haberleşmesi üzerinedir. Bu alanda dünyanın önde gelen firmalarından biri haline geldik. Kuruluşumuzdan bu yana uydu haberleşmesi alanında çalışıyoruz. En kolay şekilde anlatacak olursam; Uydunun kapsama alanı içindeki çalışmaları birbirimizle haberleştirmeye çalışıyoruz.
ANKA serisi insansız hava araçları uzun yıllardan beri CTech tarafından geliştirilen ve bizzat üretilen uydu haberleşme sistemleri ile görev yapmaktadır. ANKA, ANKA-S, AKSUNGUR ve son olarak ANKA-3… Bu platformların hepsinin uydu haberleşme tarafını sağladık. “Sonuç olarak emsallerine göre çok daha gelişmiş, binlerce saatlik uçuş referansına sahip bir sisteme sahibiz.”
“Dışa bağımlılık minimuma indi”
CTech Genel Müdürü Cüneyd Fırat, bu sistemlerin yerli/milli kaynaklarla üretilmeden önce dışarıya bağımlı olunan bir alan olduğunun altını çiziyor. Savunma veya alan gibi çok özel alanlarda çeşitli kısıtlamalara tabi olabileceğinizi hatırlatarak, “Bu tür sistemlerde yabancı bağımlılığı en aza indiriyoruz” diyor.
Bu noktada önemli bir detaya değiniyor ve şöyle diyor: “Bu alandaki ürünlerin çoğu sipariş üzerine üretiliyor. Üzerinizde herhangi bir ambargo ya da kısıtlama olmasa bile bazen tedarik zincirinde yaşanan bir sorundan dolayı ürünün gelmediği durumlar olabiliyor. Bu pandemide de oldu. “Fakat sistemleri sadece yerlileştirmekle kalmayıp ülkemizde de ürettiğimiz için lojistik açıdan da ciddi bir avantaj elde ettik.”
“Platformlarla birlikte sistemler de ihraç ediliyor”
Savunma sanayi ürünleri Türkiye’nin ihracat grafiğinde önemli bir yere sahiptir. Bunların arasında insansız hava araçları hakimdir. Cüneyd Fırat, satılan her platformla birlikte içindeki milli alt sistemlerin ihracat fırsatı kazandığını anlatıyor:
“Alan ‘bütün’ olarak Türkiye’den platform alıyor. ‘Platformu sizden satın alacağım ama uydu iletişimi veya başka bir konuda farklı bir tercihim olacak’ diyen çok az kişi olabilir. Ancak bu teknolojik bütünlüğün bozulması hem teknik hem de mali açıdan önemli zorluklara yol açabilir. Dolayısıyla bu eserler satıldığı gibi uydu haberleşme cihazının da satışını yapıyoruz. Başka bir yerli firma da kendi sistemini satıyor. Dolayısıyla departman için maliyetli dolaylı bir ihracat haline geliyor.
Sistemlerimiz şu anda birçok ülkede bu platformlarla birlikte kullanılıyor. Bizim sistemlerimizi kullanmaya başladıklarında memnuniyetlerinden dolayı başka ihtiyaçlarla da doğrudan kapımızı çalıyorlar.”
NATO’nun ihalesine katılacağız
Şu ana kadar insansız hava araçları konusunda ilerleme kaydetmiş olsak da Türkiye, insansız kara ve özellikle insansız deniz araçları konusunda da ciddi ilerleme kaydetti. İnsansız denizcilik sistemlerinden oldukça umutlu olan Cüneyd Fırat, “SİHA’lara benzer bir başarıyı burada da yakalayabiliriz” diyor.
CTech’in helikopterler, jet uçakları, insansız kara araçları ve insansız deniz platformları için de çok gelişmiş haberleşme sistemleri ürettiğini belirtiyor.
Böylesine kritik bir bölgede sorunsuz hizmet etmeleri NATO’nun da dikkatinden kaçmadı. Bilindiği gibi NATO bu tür ihtiyaçlar için ‘en gelişmiş’ sistemleri tercih ediyor.
“Güvenli uydu haberleşmesi ve elektronik harp kapsamında çalışan ürünlerimiz için yakın zamanda NATO’dan davet aldık” diyen Fırat, “Hazırlanıyoruz… CTech’in uydu haberleşme ürünlerinin NATO’nun kendi altyapısında çalışacak olması çok büyük bir olay. gelecek yıllarda. Bunu da başaracağımıza inanıyoruz. “Önümüzdeki yıllar hem ülkemiz hem de bizler için çok büyük gelişmeleri beraberinde getirecek” diyerek sözlerini tamamlıyor.