Teknoloji

Yield! Fall of Rome – Erken Erişim İnceleme

Strateji türünü sevenler için 2025 yılı güzel geçecek gibi görünüyor. Civilization VII, Heroes of Might & Magic: Olden Era, Commandos: Origin, Anno 117: Pax Romana ve Europa Universalis V gibi severek takip ettiğimiz serilerin devam oyunlarının yanında Tempest Rising, Broken Arrow, Chains of Freedom gibi yeni isimler de yer alıyor beklediğimiz strateji oyunları arasında.

Bu listedeki oyunlardan birisi de Yield! Fall of Rome idi ve kendisiyle buluşma vakti geldi çattı, erken erişim sürecine adım atıyoruz artık. Biz de bu vesileyle kendisini misafir edelim dedik, bakalım bizlere neler vadediyormuş…

Roma İmparatorluğu yıkılırken kimler yükseliyormuş bakalım…

Yield! Fall of Rome, yapımcıları tarafından “Battle for Polytopia ile Civilization’ın çocuğu” olarak tanımlanan bir oyun. Bir yandan 4X tecrübesi sunarken bir yandan da bunu daha sade bir mikroyönetim sistemiyle yapmaya çalışmışlar. Yüzlerce saat harcamadan da bu tadı alabilmenizi sağlayan bir alternatif olmayı hedefledikleri söylenebilir.

İsminden de anlaşılabileceği gibi, Roma’nın yıkılış dönemini ele alan ve bizzat bunun bir parçası haline geldiğimiz bir strateji oyunu bu. Belirli bir tarihi dönemi ve vakayı ele alarak Civilization ve benzerlerinden ayrıştığını söylemek mümkün. Doğal olarak yönetebileceğiniz fraksiyonlar da buna uygun şekilde belirlenmiş; Araplar, Berberiler, Britonlar, Bulgarlar, Cermenler, Franklar, Persliler ve Hunlar olmak üzere 8 ulus bekliyor bizleri (Bilin bakalım ilk olarak hangi milleti seçtim? Tabii ki Attila yönetimindeki Hunlar :)). Tahmin edebileceğiniz gibi her bir milletin kendine has özellikleri, avantaj ve dezavantajları var ve bu da her birisinin farklı tecrübeler sunması anlamına geliyor.

Oyunun senaryo modunda Age of Empires gibi serilerden alıştığımız bir görev yapısından bahsetmek mümkün. Farklı uluslar için farklı seferler bulunuyor. Görevleri başarıyla tamamladıkça bir sonraki noktaya geçiyor ve böylece adım adım nihai hedefinize doğru yol alıyorsunuz.

Skirmish modu olarak değerlendirebileceğimiz kısımdaysa işler bildiğiniz gibi, rakiplerinize üstünlük kurup oyunu kazanmaya çalışıyorsunuz. “Üstünlük kurma” kısmında kendince bir dokunuş yapmış Yield! Fall of Rome, bunu taç kazanarak yapıyorsunuz.

Oyuna girerken haritanın türünü ve büyüklüğünü, Romalılara ait kaç yerleşim yeri bulunacağını, haritada bulunacak dini merkezlerin sayısını ve bunların üzerinde hakimiyetini ilan edip mabedinizi dikebilmek için kaç altın harcamanız gerekeceğini, oyunun kaç turda biteceğini (16-80 tur), oyunu kazanmak için kaç taç elde etmek gerekeceğini (tabii dilerseniz taç sınırı olmaksızın da oynayabiliyorsunuz), taç elde etmek için yapılabilecek görevleri ve bu görevlerden elde edilecek taç miktarlarını belirleyebiliyorsunuz. Bu da önemli bir çeşitlilik sunulduğu anlamına geliyor -ki böylece gerçekten de her bir oynayışınızda farklı bir tecrübe yaşayabilmenize imkân verildiğini söylemek mümkün. Dilerseniz bu giriş ekranında ittifak grupları da oluşturabiliyorsunuz.

Oynanış kısmında bu türden oyunlardan alışık olduğumuz özellikler gibi farklılaştığı yanlar da var. Yine şehirler kuruyor, bu şehirleri geliştiriyor, askerler yetiştiriyor, yeri geliyor savaşlarla yeri geliyor ticaretle yeri geliyor kültürel veya dini hegemonyayla nüfuzunuzu artırıp zafere uzanmaya çalışıyorsunuz. Benzer oyunlarda olduğu gibi burada da teknik-teknolojik ilerlemeler ve politika tercihleri bulunuyor.

Oynanışta farklılaştığı kısma gelecek olursak; yapımcıları Yield! Fall of Rome’un Civiliation’a (ve benzerlerine) göre daha hızlı (ve daha erişilebilir) bir oyun olduğunu söylerken ne kastediyorlar, bunu birim ve bina üretimi kısmında görüyoruz. Civilization’da birimlerinizi de binalarınızı da üretirken çeşitli faktörler tarafından belirlenen bir üretim süresi olur malum (sözgelimi 1 asker üretmek için 5-10 tur, bir bina için 30-40 tur beklemek gibi).

Buradaysa daha farklı bir durum söz konusu. Eğer elinizde yeterli kaynak varsa, tek bir tur içerisinde birden çok binayı inşa edebiliyor, istediğiniz birimi de anında saflarınıza katabiliyorsunuz. Değirmenden, madene, tarladan yollara şehir dışında yapacağınız inşa işleri için de benzer bir durum geçerli. Oyunun en öne çıka(rtıla)n özelliği bu. Bu sayede söylendiği gibi hızlı bir oynanışa kapı aralanmış oluyor.

Civilization’a göre daha iyi veya daha kötü olarak değerlendireceğim bir durum değil bu, “farklı” demek daha uygun olur bence. Bir yandan çok da uzun vakit harcamadan böyle bir oyun oynamak isteyenler için iyi bir alternatif olduğunu söylemek mümkün, hele bir de arkadaşlarla toplanıp bir el kapışalım diyenler için. Öte yandan Civilization’ın derinliklerinde kendini kaybedenler için biraz sığ kalabileceğini belirtmek gerek. Bir başka ifadeyle alacağınız keyif o an için nasıl bir oyun oynamak istediğinize bağlı olarak değişiklik gösterecektir diye düşünüyorum.

Erken erişim sürecinde olduğunu belli eden birkaç nokta var tabii. Çoğu basit birkaç rötuşla giderilebilecek hatalar. Dolayısıyla şahsen bunları çok da dert etmiyorum. Mesela son güncellemeyle oyunun arayüzünde yaptıkları güncelleme çok yerinde bir hamle olmuş, tam da aklımdan geçen konulardan birisiydi. Halen yapılabilecek birkaç dokunuş var, ama bu adım ilerisi için umut verdi bana.

Bir de tabii henüz oyunda sunulacak içeriklerin belirli bir bölümüne erişebiliyoruz. İlerleyen aylarda bu konuda atılacak adımlarla çok daha fazla vakit harcayacağımız bir oyun haline gelebileceğinin işaretlerini veriyor.

Genel itibariyle baktığımda keyif aldığım bir oyun olduğunu söyleyebilirim. Strateji oyunlarını seviyorsanız, takip listenizde Yield! Fall of Rome’a da bir yer açın derim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu